Nerelerden nerelere geldik. Yaşananları, hemen her gün getirilen yeni yasaklarla Cumhuriyetin kazanımlarına indirilen darbeleri, ülkesini seven her Türk gibi içime sindiremiyorum.
Yasaklar getirilen bayramlar sıradan anma günleri değildir. Bu bayramlar, bu topraklarda bizlere bugün özgürce yaşama şansının yaratıldığı çok önemli tarihi olayları anma ve yaşatma törenleridir.
Şurası unutulmamalıdır ki, düşman güçlerince parçalanan ve son vatan toprağı Anadolu’nun da batısının, güneyinin ve güneydoğusunun işgal edildiği Osmanlı İmparatorluğunun küllerinden çağdaşlığı ilke edinmiş yepyeni bir devlet Türkiye Cumhuriyeti Devleti yaratılmıştır.
Bu bayramlar, son vatan toprağı Anadolu’yu düşmandan temizlemek üzere evinde yiyeceği, üzerine giyecek elbisesi, ayağına giyecek kara lastiği dahi olmayan, umutlarını yitirmiş Anadolu insanını kurtulacağına inandırandırılışının anıldığı günlerdir.
19 Mayıs Gençlik, Spor ve Atatürk’ü Anma Bayramı, bu kurtuluş ateşini yakan Mustafa Kemal Atatürk’ün perişan vaziyette ki halkını buna inandırarak kurtuluş savaşını başlatmak üzere 19 Mayıs 1919 sabahı Samsun’a çıkışının anma törenleridir
30 Ağustos Zafer Bayramı, Türk Ulusun’nun var olmak adına verdiği onur mücadelesinin 30 Ağustos 1922 tarihin de zaferle sonuçlanmasının anıldığı bayramdır.
23 Nisan Çocuk ve Egemenlik Bayramı, dünyanın dahi inanamadığı bir kurtuluş savaşını kazanan bir halkın, kendisini idare edecek meclisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açtığı 23 Nisan 1920 günün anıldığı gündür.
29 Êkim Cumhuriyet Bayramı, binlerce şehit kanı ile kazanılan Kurtuluş Savaşı sonrası TBMM’Ni kuran bir ulusun, kendi kendini idare edeceği rejim olarak benimsediği Cumhuriyeti ilan edişi olan 29 Ekim 1923 tarihinin anıldığı en büyük bayramdır.
Türk Ulusu’nun bu bayramları gönlünce kutlamak ve tarihi günleri gelecek kuşaklara taşımak ve anlatmak hakkı kısıtlanamaz. Bu her şeyden önce bu Ulusumuza saygısızlıktır.
Ne yazık ki, 29 Ekim 1912 Pazartesi günü yaşanacak bu bayrama da kısıtlamalar getirilmiş ve bazı illerde o kadar ileri gidilmiştir ki resmi törenlere alınmayan halkın kendi bayramını kendi kendine kutlaması dahi yasaklanmıştır.
Tüm bu yasaklamalara rağmen Ankara Halkı tüm Anadolu’dan geleceklerin de katılacağı bir programla kendi bayramını kutlayacaktır. Umarım bu tür kısıtlamalarda kullanılan “kışkırtma ihbarı vardı” iddiası boşa çıkar.
Kaldı ki, böyle bir provokasyon iddiası için önlem almak hükümet adına valilerin görevidir. Bu iddiaya dayanarak yasaklamalar koymak yönetimin “Benim gücüm bu yasa dışı işleri önleyemeye yetmiyor” Demek anlamına gelir ki, bu idari erkin aczinin göstergesidir.
Artık bazı şeyleri yerli yerine oturtarak gelişmeleri değerlendirmek gerekiyor. Bu ülke “Demokrasi bizim için amaç değil araçtır” diyenlerin söz sahibi olduğu bir dönemden geçmiyor mu?.
Bu ülke geçmişinde de rahmetli Adnan Menderes, Süleyman Demirel, rahmetli Necmettin Erbakan ve rahmetli Turgut Özal’ın, hatta Kenan Evren’in dini siyasi ihtiraslarına acımasızca alet ettiği bir ülke değil mi?
Dün onlar dinimizi nasıl çıkarlarına kullandılarsa, bu gün de yapılan odur. Yapılan, sadece günü kurtarmak adına yapılan siyasi söylem olmaktan çıkarak, bir ülkenin din eksenine oturtulmasının temellerinin atılmasıdır.
Laik, çağdaş ve hukuk devletinin bizlere sağladığı özgürlüğü ve huzuru kaybetmek uğruna bu deneyimi yaşamak, bu halk adına çok büyük ve onarılmaz kayıpları beraberinde getirecektir.
Umuyorum, bu ülkeyi özgürlüğüne kavuşturan ve halkının inançlarının gereğini huzur içinde ve hiçbir engelleme olmadan yerine getirmesini sağlayan Mustafa Kemal Atatürk’ü ve O’nun bizlere armağan ettiği Cumhuriyeti yaşatmaya çalışanları anlar ve onları engellemeye çalışmaktan vaz geçeriz.
Bu arada Ankara Valisi Sayın Alâeddin Yüksel ile ilgili bir anımı paylaşarak istiyorum.
Sanırım 2006 veya 2007 yılıydı. Antalya’da ülke çapında yapılan bir toplantının katılımcısıydım. Toplantının konukları arasında o dönemin Antalya Valisi olan Sayın Alâeddin Yüksel de vardı. Açılış konuşmaların da söz alan Sayın Alâeddin Yüksel öylesine güzel bir konuşma yaptı ve Atatürk ile Cumhuriyetin kazanımlarından söz etti ki, yerine oturunca yanına giderek kendisini kutladım. Yerime dönünce de, “Yakında bu valiyi kızağa çekerler” Diye düşündüm.
Aradan 3-4 yıl geçti. Açıklanan valiler atama kararnamesine göre Sayın Alâeddin Yüksel Ankara Valisi yapılmıştı. Büyük bir şaşkınlık yaşadım, ama “Demek ki korktuğum gibi ayırım yapılmıyormuş” Diye de umutlanmıştım.
Ve o vali bugün Ankara’da Cumhuriyete bağlılık yürüyüşüne yasaklar getiriyor. Ankara Valisi Alâeddin Yüksel benim Antalya’da tanıdığım Cumhuriyetten yana bir devlet valisi mi? Yoksa iktidarın yasakçı valisi mi?
Doğrusunu isterseniz artık kimin nerede olduğu, kimin nerede ve ne zaman eğilip, büküleceği bilinemiyor.
Yıllardır “Bu ülkeye en büyük zararı aydın geçinen tatlı su aydınları veriyor” Diye yazıyor ve söylüyorum.
Geçtiğimiz hafta içinde bir TV kanalında söyleşiye katılan İstanbul Barosu Başkanı Sayın Ümit Kocasakal’da “Aydınlar bu ülkeye ihanet ediyorlar” Diyerek bu sözümü onaylıyordu.
TBMM’sinde ki sayısal üstünlüğe dayanarak yasa ve genelgelerle toplumu Cumhuriyetin kazanımlarından ve Atatürk sevgisinden soğutmayı hiç kimse aklından geçirmemelidir.
Bu bayramlara kısıtlamalar getirilerek kademe kademe Cumhuriyetin kazanımlarını yok etmeye ve unutturmaya çalışmak bu ülkenin geleceğini karartmaktır.
Sinemalarda Türkiye’nin dünü ve bugününü anlamak için çok yararlı bir filim gösterime girdi. Filmin adı, büyük tarihçi Sayın Turgut Özakman’ın “Diriliş- Çanakkale Destanı” isimli kitabından derlenen Çanakkale 1915.
Kişisel ihtiraslarını gerçekleştirmek adına ülkemizin insanlarını bölük pörçük eden siyasetçilerin tümüne bir çağrım var. Lütfen bu filme gitsinler ve bu ülkenin nasıl şehit kanlarıyla sulanarak işgalden kurtarıldığını hatırlasınlar. Belki o zaman yaptıkları yanlışların nelere mal olacağını görür ve insafa gelirler..
Bu yazının yayınlandığı saatlerde Cumhuriyetimizin 89.yılını kutlayacağız. Umut ederim ki, halkımızın gönlünce bu anlamlı bayramı kulamasına engeller konulmaz.
İslam aleminin, dostluğu, toplumsal barışı ve yardımlaşmayı simgeleyen Kurban Bayramı’nı kutladığı günlerin ardından, kutlayacağı en büyük ulusal bayramını da sorunsuz kutlamasını sağlamak bu ülkeyi yönetenlerin görevidir.
Huzur ve toplumsal barışının doyasıya yaşanacağı günlerde buluşmak üzere iyi haftalar..